13 Haziran 2023 Salı

Kennelsfort Rd

 O gün ilk defa bulutların, yağmurun, kasvetin göğüs kafesini sıkıştırmaya başladığını hissetti. 



Tavandan zemine kadar cam duvarlı evinden, hatta o camın önünden hiç ayrılmak istememişti tüm gün. Akşam fazla kaçırdığı şarabın etkisiyle kesif mide bulantısıyla uyandı. Sanki uzun zamandır böyle bir bahane bekliyormuşcasına hiç düşünmeden iş arkadaşı Rori'yi arayıp kendisini iyi hissetmediğini, işe gelemeyeceğini, durumunu uygun bir dille patrona anlatmasını rica etti. Rori hastaneye götürmeyi teklif etse de; dinlenmeyle geçeceğini, yarın aynı saatte Kennelsfort Rd otobüs durağında olacağını söyleyerek kapattı telefonu. Kareli polar pijama takımının üzerine bir yağmurluk geçirip balkona çıktı. Her sabah yaptığı gibi günün soğuğunu yüzünde hissederken sigarasını yaktı. İlk dumanı yukarı doğru üfleyip sokağın sessizliğini dinlemeye başladı. Her zamanki rutinden farklı olan şey bugün huzursuz uyanmasıydı.


Kahvesini alıp her fırsatta oturduğu camın önündeki mindere oturup bağdaş kurdu. Evinde kendisini en huzurlu hissettiği yer orasıydı. Sonbaharı sonbahar gibi yaşamak gerektiğini söylerdi hep. O minderin üzerindeyken de sarı yapraklarını döken ağaçların hizasında, sokaktan geçenlerin kendisini göremediği ama yeşil, sarı ve mavi renkleri doyasıya izleyebildiğini; ve bunun için ne kadar şanslı olduğunu hissederdi. Bugün o günlerden birisi değildi ama. Bugün oturduğu yerde bir sigara içmeyi daha istemişti. Ama kira sözleşmesinde yazan maddeden ziyade ev sahibine vermiş olduğu söz yüzünden evin içinde sigara içemiyordu. Bu durum huzursuzluğunun sebebini düşünmeye itti onu. İnsanlara verdiği sözleri tutmaya çalışmanın istekleri ile çelişmesi miydi onu mutsuz eden yoksa daha genel çerçevede istekleri ile yapması gerekenlerin sürekli çelişmesi mi?


Elinde kahvesi, ayağında pofuduk ev ayakkabısı ve kafasında soru işaretleri ile yeniden balkona çıktı. Sigara paketine baktığında yağan yağmurdan sırılsıklam olduğunu gördü. Kahvesini zemine fırlatıp yüksek sesle bağırdı "Allah kahretsin!" Ağlamamak için kendini zor tutarak içeri girdi. Sağa sola yürüyerek kendi kendine söyleniyor, küfürler ediyordu. Yeni bir kahve doldurmak için mutfağa yöneldiği anda bir önceki akşam 2 paket sigara aldığını, çantasında hala bir palet sigarası olduğunu hatırladı. Mindere oturup hıçkırarak ağlamaya başladı. Sinirleri boşalıyordu. Saatlerce ağladı. Ağladıkça sanki bilinci açılıyor, bilinci açıldıkça daha çok pişmanlık duyuyor, pişmanlığı arttıkça ağlamaya devam ediyordu. 


Telefonuna gelen mesajın sesiyle uyandı. Saat 10:32 idi. Akşamdan kalmalık, açlık, uykusuzluk ve ağlamanın verdiği rahatlıkla en az 2 saat uyumuş olmalıydı. Kendini daha iyi hissetti. Ta ki mesajı okuyana kadar. Numara kayıtlı değildi ama okuyunca kimden geldiğini anlaması zor olmadı. Geroid? Garoid? Geriot? Tam telafuzunu hatırlayamadı. Rori'nin kendisiyle tanıştırdığı ve kahve içmek için buluştuğu, yemek yiyip bara gittikten sonra evine gittiği adam. Gece kalması için hiç ısrar etmeyip, hatta otobüs durağına kadar bile eşlik etmemiş ve kapıdan uğurlamakla yetinen o adam. Şimdi ise cuma akşamı arkadaşlarına önceden söz verdiğini fakat o da isterse gecenin devamında buluşabileceklerini yazmıştı. Mesajı silip tekrar mindere kıvrılıp düşünmeye başladı. Acaba dün gece miydi onu huzursuz eden? Ya da aslında onun tek gecelik ilişki olarak görüp telefonunu bile kaydetmediği bir adamın, onu sadece sevişme maksatlı görüp yemeğe bile davet etmeden gecenin sonuna davet etmesi miydi? Yok yok.. Bugün kötü bir gün diye düşündü. Bugün kötü bir gün...

04/01/2017 Güllük