19 Nisan 2011 Salı

içerik yazmak bile sıkıntılıyken başlık bunaltır!

yine aynısı oldu. ne kadar da düzenliydi herşey? kafamdaki sıralamaları bile hazırdı kelimelerin. ya şimdi? ne değişti ki sayfayı açıp sandalyeyi ekrana yanaştırınca? gerçekten merak etmeye başladım bu ilham, heves mevzularını. yoksa cesaret kırılması mı? içimizde savaşan mantıklı ve duygusal taraflarımız çok mu tehlikeli diğer insanlara göre? ya da standart yanlış anlaşılırız durumu mu acaba? kendi kendimi motive etmeye çalışıyorum, diyorum ki yanlış anlaşılırsan o senin problemin olmamalı, içinden geçeni yaz! söyle! çiz! bağır! artık ne yaparsan.. sana kalmış. sonra sakinleşiyorum tekrar..

bazen el terlemesi, sıkça kafa kaşıma, bıyıkları çekiştirme, tırnak kenarlarındaki etleri ısırma gibi fiziksel belirtileri de var bu durumun. başkalarında da benzer davranış biçimlerini gözlemlediğim için yalnız olmadığımı biliyorum. iyi birşey midir böyle bir durumda yalnız olmamak? iyi gibi geliyor kulağa. peki ya çevrende bir sürü cesaretsizin olması? hepsinin içinden gerçekten geçenleri dışa vurmaktan çekinmeleri? hepsi rol mü yapıyor yani? noldu şimdi? 3-5 dakika içinde anlamış mı oldum hepsinin sahte olduğunu?

şimdi yine iyiyiz, teknoloji var, kolaylıklar var.. ya eski zamanlardaki "ben"im gibi insanlar? mektuba başlayıp yırtanlar filan.. o kadar çokmuşuz ki ağaç sıkıntısı var bak memlekette! şimdi?? istediğini yaz, istersen küfür et istersen yalvar, backspace tuşu var! abartayım hatta, telefonla arama yaparken bile numarayı çeviriyorsun da 3-5 saniye bekleme süresi var. operatörler çalışma sistemlerini "ben"im gibi insanlara yönelik düzenliyorlar.. yaşasın! numaranı saklama kısmı var, hiç girmeyeceğim o konuya, onu sizin hayal gücünüze bırakıyorum..

...

evet denedim biraz önce, sonuç aynı. mutfağa giderken yolda kendi kendime söylenmeye başladım, baktım yeterince sinirlenemedim içimdekileri dışavurmak için; kaşlarımı çattım, elimi kolumu sallamaya başladım havada, sonra baktım yeterince sinirlendim, başladım sesli konuşmaya.. sesimi filan yükselttim, iyice havaya girdim. hatta o kadar iyiydi ki herşey, elime sıçrayan sıcak su damlalarının hırsını ve acısını da ekledim üstüne, dayanamadım "zaten herşey beni bulur" tarzında tüm olumsuzlukları topladım topladım topladım biraraya.. patlamaya hazır bombaydım artık, dedim ki "buraya kadar, yeter, nolcaksa olsun, yazıcam ulan!" o hışımla geldim, yaklaştırdım sandalyemi, nane-limon'umdan bir yudum aldım, sakinleştim...

nane-limon çay poşetini attım, denk getiremedim çöp sepetini, kızmaya başladım ufak ufak.. olur da patlayabilirsem bir zaman, okursunuz zaten..